Adalı Yayınları’ndan yeni bir Heybeliada kitabı: Evler, Aşklar, Göçler…
Kiltablet yazarlarının kaleme aldığı Heybeliada öykülerinden oluşan Evler, Aşklar, Göçler okurla buluştu.
Adalı Yayınları ile Heybeliada Halk Kütüphanesini Koruma Derneği’nin iş birliğiyle hazırlanan ve önsözünü Ayşe Sarısayın’ın yazdığı kitapta; Arif Kâmil Olgun, Billur Akgün, Canan Kuzuloğlu, Dilek Yılmaz, Elvan Arpacık, Meltem Uzunkaya, Nezir Suyugül, Nurdan Atay, Özkan Binol, Sultan Deliklitaş, Yasemin Pforr, Yeşim Narter, Yurdagül Şahin ve Zeki Paralı’nın öyküleri yer alıyor.
Kiltablet yazarları, Derneğin 2018 yılı için hazırladığı ve Akillas Milas’ın “Heybeliada’nın Yitip Giden Evleri” çizimlerinin yer aldığı Ada takviminden yola çıkarak artık sadece fotoğraflarda, çizimlerde ve Adalıların hafızalarında yaşayan evlere içeriden baktılar, değişik dönemlerde geçen öykülerinde bu evlerin yaşamlarını yeniden kurguladılar.
Bahriyelisinden balıkçısına, bahçıvanından duvarcısına farklı karakterleriyle Ada evlerinin, zorunlu göçlerin, yarım kalan aşkların öyküleri…
Sesler kesildi, bir ıssızlık çöktü Ada’ya. Bahçeye yanımıza geldik- lerinde derin bir keder ve hüzün vardı hepsinin gözlerinde. Büyükannem daha fazla dayanamadı, ağlamaya başladı. Büyükbabam ıhlamur ağacını gösterdi.
“Bu annen!” Diğer tarafına döndü, ceviz ağacını gösterdi. “Bu da ben!”
Bastonunu iki eliyle birden tuttu, ayakta zor duruyordu.
“Bu ağaçları sökebilir misin toprağından?” Sesi titriyordu. “Söktün diyelim, götürdüğün yerde kök salabilir mi yeniden?”
Yurdagül Şahin’in “Bir Eylül Akşamıydı” adlı öyküsünden
“Çocukluk aşkı işte. Kali de ne yapar eder büyükbabamın su getireceği saatlerde etrafta olurmuş. Veysel büyükbabam tenekeleri küplere boşaltırken, yoldan mevsimine göre topladığı çiçekleri, öğretmenlere çaktırmadan bir köşeciğe bırakırmış. Kali de okuldaki diğer kızlarla birlikte akşamüstleri Ada’da gezintiye çıkarmış. Kaşla göz arasında, kuyu başında, hâlâ durur, değirmi bir taş var, gezintiden topladığı çiçeklerden birkaçını onun üzerine, büyükbabama bırakırmış. Büyükbabam eve her akşam Kali’nin bıraktığı çiçeklerle dönermiş.”
Elvan Arpacık’ın “Büyülü Su” adlı öyküsünden